İçme suyunun güneşten korunmaması suyun tadını, rengini ve kokusunu olumsuz etkiler. Daha da önemlisi, güneşe maruz kalan su, sağlık açısından riskler oluşturabilir.
Plastik ambalaj içindeki su güneş ışığında beklediğinde, güneş sudaki mikroorganizmaların çoğalmasını hızlandırır. Ultraviyole (UV) ışınları, suyun içindeki bazı kimyasalları parçalayarak istenmeyen bileşenler oluşmasına sebep olabilir.
Suyun içinde yer aldığı plastik şişe veya damacana ise güneş ışığına maruz kaldığında içindeki bisphenol-a (BPA), antimon gibi kimyasallar suya karışıp sağlığı olumsuz etkileyebilir.
Su güneş altında bekletildiğinde plastik şişeler deforme olur, bu da içinde bulunan suyun lezzet ve kokusunun değişmesine sebep olur.
Suyu nasıl saklamak gerekir?
Suların mümkün olduğunda cam malzemeden yapılmış, güneşe dayanıklı kaplarda bekletilmesi gerekir. Plastik şişe kullanılacaksa güneş altında kalmaması çok önemlidir. Serin, karanlık ve gölge bir yerde saklanmalıdır. Su araç içinde kalarak güneşe maruz kalırsa, özellikle de yaz aylarında olası olumsuz etkiler daha da artış gösterebilir.
Suyun güneşte beklediği nasıl anlaşılır?
Su bulanık, yeşilimsi bir renge sahipse, beyaz partiküller içeriyorsa bu fiziksel değişimler yosun veya bakteri üremiş olma olasılığının yüksek olduğunu gösterir.
Suyun kokusu da güneşte kalıp kalmadığını anlamayı yardımcı olabilir. Güneşte bekletilen suda küf veya topraksı bir koku gelebilirı. Plastik bir kapta beklediyse plastik kokusu suya sinebilir.
Güneş ve ısı nedeniyle bozulan suyun tadı genellikle metalik ve bayattır.
Suyun bulunduğu kap plastik ise güneşe maruz kaldığında yumuşamış veya şekil değiştirmiş olabilir.
Güneşte kalan su içilir mi?
Sağlığınızı korumak için uzun süre güneşte kalmış, kokusu, rengi ve tadı değişen, görüntüsü bulanıklaşan suyu kesinlikle içmeyin.
Suyu son teknoloji olan ters ozmos sistemiyle arıtılan, hem filtreleyip hem mineral ile zenginleştiren bir arıtma cihazı ile arıtın. Cam veya paslanmaz çelik kaplara doldurup, serin ve karanlık ortamlarda muhafaza edin.